Bugün 1 Mayıs ve resmi adıyla "emek ve dayanışma bayramı"
Ancak, içinde sayıca doğru dürüst işçi temsilcisinin bulunmadığı TBMM gerçeği de orda öylece duruyor. Nüfusun yarısından fazlası emekçi ama Mecliste emeği temsil eden yok denecek kadar az.
Yıl 2014, yine 1 Mayıs kutlanacak yine Taksim meydanı tartışmaları yaşanacak ama çalışan örgütsüz, çalıştıran örgütlü. Her işveren devletin kurduğu ve üye olmayı da zorunlu saydığı, sanayi ve ticaret odalarına, esnaf oda veya derneklerine üye olup örgütlenmek zorunda, işçi ise sendikalara üye olup örgütlenmek için bir çok engeli aşmak zorunda. Devlete ve işverenine rağmen sendikalı olmak zorunu başaranların sayısı bir elin parmakları oranında…
Öte yandan devletin kurduğu örgütlerden başka işverenlerin TİSK, KAMU-İŞ, TÜSİAD, MÜSİAD, GENÇSİAD’lar gibi kendi kurdukları örgütleri de var.
E-Üyelik sendikalı işçi sayısını arttırdı
İşçilerin sendikaya üye olmasında ve üyelikten istifada aranan noter şartı, 7 Kasım 2013 günü sona erdi. Daha önce gerek sendikaya giriş ve gerekse de sendikadan çıkış noter aracılığıyla yapılıyordu, hem paralıydı hem de zaman alıyordu. Şimdi ise yeni "Toplu İş İlişkileri Yasa"sı ile birlikte üyelik -e-devlet portalından yapılabiliyor.
Daha önce noter kanalıyla yapılan sendika üyelikleri kasım ayından itibaren e-devlet üzerinden yapılmaya başlanmasıyla da sendikaların üye sayıları artmaya başladı. Sendika üyeliğinin e-devlet üzerinden yapılması, sendikalı işçi sayısını artırdı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre Kasım ayından bu yana e-devlet üzerinden 89 bin işçi üye oldu.
Üyeliğin noter aracılığıyla yapılması, sendikaların örgütlenebilmelerinin önünde büyük bir engel olduğu gibi her bir kişinin üyeliği için yaklaşık 200 TL noter masrafı ödüyorlardı. Bu durum, sendikaların yeni üye kazanmasının önünü keserken işçinin memnun olmadığı sendikayı değiştirmesini de zorlaştırıyordu. Noter şartının kaldırılarak yerini e-devlet uygulamasının alması, etkisini kısa sürede gösterdi. Yıllardır azalan sendikalı işçi sayısı ocak istatistiklerinde 89 bin kişilik artış gösterdi. E-devlet üzerinden sendikalara üyeliğin kolay olması ve karşılığında herhangi bir ücret ödenmemesi kısa sürede örgütlenmeyi artırdı. Bu artışın önümüzdeki dönemde de sürmesi bekleniyor.
Daha atmasyon rakamlarla belirlenen işçi ve sendikalı işçi sayıları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre belirlenmesinin ardından sendika istatistikleri her altı ayda bir düzenli olarak açıklanıyor. Ocak ayı istatistiklerine göre sendikalı işçi sayısı 1 milyon 32 binden 1 milyon 96 bine çıktı. Sendikalaşma oranı da yüzde 8,8’den 9,4’e çıktı. Bir yıllık sürede ise sendikalı işçi sayısında 95 bin kişi artış yaşandı. Ocak 2014 istatistiklerine göre yeni 7 işçi sendikası kuruldu. Böylece toplam işçi sendikası sayısı 115 oldu. İstatistiklere göre Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’e bağlı 46 sendika ile 1 bağımsız sendika olmak üzere toplam 47 sendika barajı aşarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini aldı. Barajı aşamadığı için toplu sözleşmesi yapma yetkisi alamayan sendika sayısı ise 68 oldu. En fazla üyeye sahip sendika ise 164 bin üye ile Türk Metal Sendikası oldu.
Bu arada kasım-aralık döneminde sendikalı işçi sayımız 64.374 artmıştı. Artış halen devam ediyor. 6356 Sayılı Kanun ile birlikte, Bakanlığımızca yürütülen çalışmaların yansıması olarak Ocak 2014 döneminde sendikaya üye olan işçi sayısında, Temmuz 2013 dönemine göre 64 bin 374 kişilik bir artış oldu.
İŞÇİLERİ BEKLEYEN İSTİHDAM STRATEJİSİ (TRAJEDİSİ)
Örgütsüz işçileri daha çok örgütsüz hale getirip zaten kalmamış olan ekonomik ve sosyal haklarını daha azaltmak adına, İMF, OECD ve Türk işveren örgütlerince hazırlanan ve Hükümetin bir kanadı tarafından iki de bir ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilen “İstihdam Trajedi” raporlarına göre;
İstihdam paketi adı altında işsizlere iş sağlayacağız yalanıyla, emeğiyle geçinenlerin gelirlerini azaltmak, iş güvencelerini ortadan kaldırmak için hazırlanan dört uygulama için birden çok düğmeye basıldı ama hala başaramadılar. Bunlar, Özel İstihdam Bürolarının işçi kiralaması yani işçi alıp-satmak, bölgesel asgari ücret ve esnek çalışma modellerinin devreye sokulması ve kıdem tazminatı ile oynanmasıdır.
1-Esnek çalışanlarının oranının yüzde 3.6’dan yüzde 18.8’e yükseltilmesi,
2-Özel istihdam bürolarının kurulması,
3-Bölgesel asgari ücret getirilmesi,
4-Kıdem tazminatı uygulamasının kaldırılması veya değiştirilmesi.
KIDEM TAZMİNATININ KALDIRILMASI
Yıllardan beridir işverenler ve örgütleri kıdem tazminatının kaldırılmasını talep ederler, en son da İşsizlik Sigortasının çıkarılmasından sonra sesleri ve talepleri daha da arttı. Ancak, kıdem tazminatı ülkemiz için klasik hale gelmiştir. Zaten düşük ücret ile çalışanların hayallerinin karşılığıdır. Emekçi kesimin elinde kalan son kaledir. Bu sebeple kaldırılması veya yerine fon gibi uygulamalar getirilmesi de doğru değildir.
POLİS ENGEL OLMAZSA OLAY ÇIKMAZ
Taksim’e işçilerin çıkmasının yasaklandığı 1979 yılından 2010 yılına kadar özellikle DİSK, her yıl Taksim’e çıkmak ister, polis de çıkarmayacağım derdi ve olaylar TV’lerde boy boy görünürdü. 2010 yılında serbest bırakıldıktan sonra ki 3 yıl boyunca 1 Mayıs’larda hiç olay olmadı. Emekçiler güle güle oynaya en azında yılda bir gün de olsa birlikte olmanın, bir arada görünmenin hazzını yaşıyorlardı. Geçen sene olduğu gibi bu sene de polis çıkarmam, işçiler çıkacağım derse yine olaylar çıkacak ama bu olayların sorumlusu işçi değil devlet-hükümet olacaktır. (Ülkemizde ise 1 Mayıs 1977 günü 500 bin işçinin kutlama yaptığı Bayram etraftaki binalardan açılan ateş sonrasında 37 işçi can vermiştir.)
EMEKÇİ SEÇMEN DE BİLİNÇSİZ
Sınıf bilinci olmayan emekçi sınıf, seçimlerde oy kullanırken de bulunduğu sınıfa göre değil, mevcut siyasi partilerin kendisine sunduğu, din, laiklik ve milliyetçilik kriterlerine göre oy kullanma durumunda. Bu halde de TBMM’de bulunan 550 vekilden işçi-memur-emekli gibi emekçi sınıfı temsil eden vekil sayısı da 1 veya 2’de kalmaktadır.
Ali TEZEL - GAZETE HABERTÜRK