Doktorlar üretim bandında işçi olmak istemiyorlar
Sağlıkta yeniden dönüşüm ve sağlığın piyasalaştırılması sürecinde hekimler artık karar alma süreçlerinde yok sadece üretim bandında işçi oldular. Ne kadar çok vida sıkarlarsa o kadar çok para alacakları performans ile çalışıyorlar. Bu da hem meslek ahlakını erozyona uğrattı hem de hekimleri sağlık sanayisinin işçisi…
***Ne kadar keserse o kadar para
Ne kadar kesersen o kadar para, ne kadar hasta yaratırsan o kadar puan uygulaması doktorları sağlık sanayisinin üretim bandından işçi yaptığı gibi halkı da üretim bandının üzerinde gezen et yığınları haline getirdi. Azgın ve vahşi kapitalizm sağlam olanları da hasta yap ve sermayemiz para kazansın, kâr etsin diyor.
Dr. Kemal Yeşilçimen’in ( kemalyesilcimen.com )dediği gibi performans rüzgarının estiği bu dönemde hastalıklara harcanan para kat kat artmasına rağmen, halkımız eskisinden daha sağlıklı değil. Hatta giderek daha hasta bir topluma dönüşüyor. Her gün yeni bir hastane açmakla, doktor, ilaç ve ileri teknoloji ithal etmekle meşgulüz. Ancak, daha fazla para harcama, daha iyi sağlık anlamına gelmiyor. Performans uygulayan ABD’de kişi başına 6.000 dolarlık harcamaya rağmen toplum hastalıktan sürünüyor. Koruyucu hekimlik uygulayan Küba ise 250 dolar harcamayla sağlıkta herkesi imrendiriyor. 24 kat fazla sağlık harcaması ABD’yi daha sağlıklı yapamıyor.
*** Sağlık; sebep –sonuç ilişkisine bağlı
Sağlığın piyasalaştırılması ve performans sistemi Türkiye için insanları koruma bırak hastalansın hatta sağlam olanları da hasta göster para kazanalım sistemine döndün. Ancak, hastalıklara yol açan sebepleri önlerseniz, hastalıkların kötü sonuçlarıyla sağlık ve hayatınızı tüketmezsiniz. Keşke biz de hastalıkların kökünü kurutan bir politika izleseydik ve bu yüzden her ay bir hastane açtığımız için değil, kapattığımız için övünseydik. Çözüm diye dayatılan her şey, trilyon dolarlık küresel sektörü şişirmekten başka işe yaramıyor. Milyarlarca dolarlık sağlık harcamasını saadet zinciri haline gelmiş küresel hastane zincirlerine, ilaç ve teknoloji şirketlerine, vermesine verelim de, hastalıkları önleme karşılığında versek ve sağlığımızı korumuş olsak daha mantıklı olmaz mı? Önlenebilir hastalıkların yol açtığı organ yetmezliği olan hasta sayısı ise bu dönemde 4 kat artarken, bu hastaların tedavisi için her yıl 4 milyar dolar harcıyoruz. Önlemek ve korumak çok daha kolay, ucuz ve mantıklı olmasına rağmen milyarlarca doları da böbrek, karaciğer, kalp nakilleri için harcayacağız. Sağlıklı yaşamanın bilimsel formüllerini uygulamak neden kimsenin aklına gelmiyor?
***Bu kadar hastaya SGK dayanır mı?
Bir ülkenin sağlık bakanı, biz iktidara geldiğimizde bir vatanda yılda 1,7 defa hastaneye giderken şimdi yılda 7 defa gidiyor diye övünebilir mi? Övünüyoruz, daha çok hasta yarattık daha çok hastalık bulduk, daha çok para kazandık ve ilaç şirketlerine milyarlar harcamışız diye övünüyoruz.
Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Hastalar ise cep telefonlarına gelen mesajlarla ellerinde filmler, tahliller, dosyalar, ilaç torbaları ile bedava çekap modasına uymuş, dev hastaneleri tavaf ediyor. Tekrar tekrar anjiyo olanlar, baypas olanlar, damarlarına pırlanta yüzük taktırmış gibi stentten bahsedenler… Sanki hasta olmak imtiyaz, tedavi olmak bir lütuf! Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? SGK’ nın devr-i daim makinası sürekli çalışıyor. Bu kadar hastaya ne ilaç, ne doktor ne de para dayanır.
Ecnebilerin akıl oyunu performans sisteminde, herkes para puan peşinden koşarken koruyucu sağlık önlemleri alınmadığı için şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol, metabolik sendrom, koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği çığ gibi artıyor.
PURE isimli araştırmanın sonuçları ise tam bir felaket : Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarm veriyor. Metabolik Sendrom Derneği tarafından yürütülen araştırmanın 2010'da açıklanan verilerine göre, her iki kişiden birinde şişmanlık, her dört kişiden birinde şeker bozukluğu saptandı. Toplumun % 42'sinde hipertansiyon, % 52'sinde şişmanlık, % 54'ünde yüksek kolesterol saptandı. Halkın % 2'si inme, % 6'sı da kalp krizi geçirmiş durumda. Yani 4.4 milyon kişi kalp krizi geçirmiş. Metabolik sendrom ise Türkiye için bir salgın: % 43 !
Mahalle aralarına kadar yayılan hastanelerde, herkesin farklı teşhis ve tedavi önermesinden herkesin ruh sağlığı bozuldu. Toplum depresyon ve panik içinde. İnanmayan varsa, gazetelere ve televizyona göz atsın veya trafiğe çıksın yeter. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün Akıl Sağlığı raporunda, 21 OECD ülkesi arasında şampiyon olduk.
***Hastalıkları önlersek sistem çöker
Hastalık için yapılması gereken hastalıklarla boğuşmak iken, sağlık için yapılması gereken; hastalıklara yol açan risk faktörlerinin önlenmesidir. Eski Çin’de 4600 yıl önce başarıyla uygulanan bu sistemde, doktorların geliri hasta sayısına göre değil toplumun sağlık durumuna göre artıyordu. Yani hasta sayısı arttıkça doktor geliri azalıyor, hasta sayısı azalıp sağlıklı insan sayısı arttıkça, toplum sağlıklı hale geldikçe doktorun geliri artıyordu. Sistem, hastalıktan değil sağlıktan besleniyordu. Salgın hastalık halinde o bölgeden sorumlu doktor her şeyini kaybediyordu. Bu yüzden doktorlar tüm varlıklarını, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunmasına adamışlardı. Ülkemizde ise doktorlar, artık sağlıktan değil hastalıktan para kazanıyor.
Sağlığı korumanın değil, hastalıkların para ettiği performans adı verilen vahşi kapitalist icadı bu sistemde, ne kadar hasta bakar, ne kadar ameliyat yaparsanız o kadar para kazanıyorsunuz. Daha fazla para kazanmanın yolu daha fazla hastalıktan geçiyor. Performans sistemiyle, hekimin ve hastanın robotlaştığı, sağlığın ise metalaştığı duygusuz ve vicdansız bir dünyaya geçiyoruz. Böyle bir ortamda hastalıkların azmasına ve satılık hastalıkların artmasına şaşmamak gerekir. Özellikle hukuk, ahlak ve insani değerlerin iflas ettiği ve en yüce değerin para olduğu toplumlarda güven duygusu da yok olacaktır. Böyle bir toplum ise bedensel, ruhsal ve sosyal yönden her türlü hastalık, kötülük ve yolsuzluğa açık, sağlıksız bir toplum olacaktır.
Özetle sağlığı ticarileştiren ve daha fazla para kazanmaya dayanan ecnebi sistemi; zincir hastaneler, ithal doktorlar ve milyar dolarlar getiriyor. Hastalıkları önleme, sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temizleme ise ecnebilerin dayattığı sistem için çöküş getiriyor. Hastalıkları önlerseniz zincir hastaneler, ilaçlar, cihazlar ve gittikçe büyüyen trilyon dolarlık sektör ne olacak?
Ali TEZEL - Gazete Habertürk
--
Bu e-postayı size faydalı bir siteyi duyurmak için gönderiyorum.
Sigortalı çalışıyorsanız yeni SGK haberlerini günlük olarak yayınlayan bir site var.
Düzenli olarak önemli gelişmeleri takip edebilirsiniz.
Ayrıca İş arkadaşlarınızın ve tanıdıklarınızın önemli SGK gelişmelerinden
Ziyaret İçin Tıkla www.emeklilikhaber.com
RSS Aboneliği http://feeds.feedburner.com/emeklilikhaber
SSK ve Bağ-kur Emeklilik Mail Grubuna Üye Olmak için
emeklilikhaber+subscribe@googlegroups.com adresine boş bir mesaj atın.
Önemli SGK gelişmelerinden haberiniz olsun.